DOST VE HEMŞEHRİ ZİYARETİ,
Tohum ekmekten vazgeçmeyin. Çünkü hangisinin yeşereceğini bilemezsiniz. Belki de hepsi yeşerir. Kim bilir !!! ( Ecclesiastes )
Yukarıda ki güzel sözün ve getirdiği anlamlı duyguların çerçevesinde bazı günler bazı dostlarımı ve hemşehrilerimi dolaşmayı, onları ziyaret etmeyi kendime sanki görev kabul etmiş gibi içimden gelen arzu ve istek ile yapmaktayım. Kendilerini görmekten, onlarla konuşmaktan, eski ve yeni konulardan, olaylardan bahsetmekten son derece haz ve keyif almaktayım. Bir düşünürün şu sözleri bizlere bazı şeyler anlatıyor gibi;
** Yaşadığın hayat, yakında geçmiş olacak. Ancak sevgi adına yaptığınız şeyler sonsuza kadar varlığını sürdürecek.**
Görüldüğü gibi hayat sayılı yıllardan, günlerden ve saniyelerden ibaret. Bu saydığımız zamanlar çok kısa ve çabuk geçmektedir. Dün çocuktuk, bugün olgun bir kişi, yarın ise ne olacağımız hiç belli değil. Sevdiklerimizi, dostlarımızı belki de göremeyecek durumda olacağız.
Büyük şair, büyük usta Necip Fazıl Kısakürek’e bir kulak verelim bakalım ne demiş:
Gençliğine güvenip vakit çok erken derken,
Belki elveda bile diyemezsin giderken.
O nedenle bizlerin, vakit geçirmeden birbirimizi ziyaret etmemiz, hal hatır sormamız gerekmektedir. Dostlar unutulmamalıdır. Akrabalar dolaşılmalıdır. Yaşlılar ziyaret edilmelidir.
*Herkesin sizi sevmesini istiyorsanız, gülümseyiniz.* sözünün altında anlamlı ve oladar da düşündürücü bir ifade var sanırım. Sevmek ve sevilmek öyle kuru kuruya olmuyor. Bunun için bizlerin, hepimizin bir şeyler yapması gerekiyor. Eğer yapmakta zorlanıyorsan o zaman onları dolaşmalısın. Sevincine ortak, üzüntüsüne derman olmalısın. Hiç bir şey yapamıyorsan bir selam yollamalısın.
Benjamin Franklin bir yazısında bizlere şöyle sesleniyor. ** Ölür ölmez unutulmak istemiyorsanız, ya okumaya değer eserler yazın, yahut da yazılmaya değer işler başarın.** Ben de diyorum ki: Bunu da yapamıyorsanız, hiç olmazsa dostlarınızı ziyaret edin.
Dost dedik aklıma görmediklerim geldi. Zaman dedim aklıma geçen yıllar geldi. Yaşını sordum biri 37, diğeri 65 dedi. Kendi yaşımı düşündüm aklıma 63 geldi. Dostlarıma sordum seni en son ne zaman gördüm diye. Biri 37, diğeri 63 diye haykırdı. Söyledikleri gerçekten doğru idi. Çünkü kendilerini bugüne kadar hiç görmedim. Büyük düşünür Emerson arkadaşlık ve dostluk için bakın ne diyor. ** Arkadaşınızın evine sık sık gidin, çünkü kullanılmayan yolu çalılar bürür.** Yine bir sözünü hatırlayalım Newton’un; **İnsanlar, köprü kuracakları yerde duvar ördükleri için yalnız kalırlar **. Ziyaret ettiğim dostlarımdan bu sözleri sanki duyar gibi oluyorum.
Birbirlerini aramayan, sormayan ve ziyarette bulunmayan insanlarımız yukarıdaki Emerson ve Newton’un söylediklerine harfiyen uymaktadırlar. Bu güzel sözler bizlere her zaman bir uyarıcı olmalıdır.
20 Ocak 2013 Pazar ve 21 Ocak 2013 Pazartesi günleri dostları hatırlamak, onlarla beraber olmak için İstanbul’a vardım. Önce her yıl gelenek haline getirdiğimiz 32 yıl önce çalıştığım 72 arkadaş ile buluştum. Hepsi yaşlanmış saçlarına ak düşmüş. Ama yine de eski günler gibi neşeli ve mutluydular. Toplantımız son derece neşeli ve mutlu geçti. Tüm arkadaşlar birbirlerini özlemiş, ayrılmak nedir bilmemiş. Toplantı 4 saat sürmüş, ayrılmak kimsenin aklına gelmemiş. Gelenlerin arasında fabrika sahibi, genel müdür, bölüm müdürleri, şefleri, teknisyenleri ve ustaları vardı. Sonuçtan hepsi memnun ayrıldılar. Temennimiz tekrar buluşmaktı.
Ertesi gün 21 Ocak 2013 günü 37 ve 63 yıl görmediğim iki Çınardereli dostumu ve kardeşimi ziyaret etmek oldu. Bu köylü kardeşlerimizden biraz bahsetmek istiyorum.
ÜMİT AVCILAR : İlk ziyaret ettiğim bu kardeşimizi hiç ama hiç tanımıyordum. Bir gün tesadüfen Çınardere Sitesine girmiş ve yayınladığımız bilgileri okuduğunda, gördüğü hemşehrilerimizin ve köyümüzün resimlerinden dolayı duygulandığını, beğendiğini belirterek teşekkür mesajı ile bizlere bildirmişti. Bunun üzerine kendisini aradım ve bir kaç defa telefon görüşmesi yaptık. Kısa zamanda kendisini ziyaret edip tanışacağımı bildirmiştim.
Arada bir ay geçtikten sonra Akın Tekstil’in yıllık yemekli toplantısına katıldım ve o gece İstanbul da kaldım. Ertesi gün İkitelli Sanayi Bölgesinde bulunan iş yerine gittim ve tanışma fırsatı buldum.
Ümit Avcılar Kimdir : Köyümüzde Rahmetli Kadir Avcılar sülalesinden Rahmetli Nesip Avcıların oğlu Ahmet Avcıların oğludur. Annesi Balıklıçeşe köyündendir. 11 Eylül 1976 İstanbul doğumlu olan Ümit kardeşimiz Edebiyat Fakültesi İstatistlik Bölümü mezunudur. Çınardere köyüne fazla ziyarette bulunmuyordu. Çünkü sülalesinden hiç kimsesi yoktu. Amcası Almanya da bulunana 52 kilo Türkiye şampiyonu Mehmet Avcılar'dır. O da Almanya'da yaşamaktadır. Dolayısı ile tatillerde annesinin köyü olan Balıklıçeşme’ye gelmektedir.
Ancak o gün beraber olduğumuz 4 saat boyunca hep köyden ve eskilerden konuştuk. Çok duygulu anlar yaşadık. Babasının ve dedesinin ve diğer Avcılar sülalesinden olan akrabalarını yad ettik. Çok ama çok memnun olduk ve duygulu anlar yaşadık.
Bu görüşmemiz ona Çınardere Köyünü ziyadesiyle hatırlattı ve bundan sonraki tatillerinde köyümüzü dolaşacağını, dedesinin ve basının hatıralarını yaşatmak için köyümüze her fırsatta geleceğini ve bu çerçevede köyümüz için yapılaması gereken ne varsa ve neye mal olacaksa parasal olarak SİTE’mizin yanında olacağını bütün samimiyetinle bildirdi. Kendisine şimdilik bir ihtiyacımızın olmadığını ancak ileride Muhtarlığımızın himayesinde yapılması gereken işlerde ihtiyaç duyulduğu anda yardımlarına baş vuracağımızı bildirdim. Görüşmemiz olumlu, faydalı ve mutlu bir şekilde bittikten sonra ikinci ziyaret edeceğim diğer köylü kardeşime gitmek için vedalaşarak ayrıldık.
Yaptığı İş Konusu: Kale Klişe Grafik Ambalaj Plastik San.ve Tic.Ldt.Şti ortaklarındandır. Plastik Ambalaj sektöründe, taşıma poşeti ve gıda ambalaj etiketlerinin baskıya verilmesi için Klişe ve kalıplarını hazırlayan bir şirkettir. Türkiye de büyük bir iş hacmine sahiptir. Tüm makineleri son sistem elektronik donanımlıdır. Bünyesinde 16 kişi çalışmaktadır. Her grafik işi bilgisayar ortamında yapılmakta ve sonra klişe haline getirilerek müşterilerinin beğenisine sunulmaktadır.
AHMET HOŞGÖR : Kendisi ile 63 yıldır hiç konuşmadım ve onu hiç görmedim.Sadece adını ve ses sanatçısı olduğunu işittim. Geçen yıl telefonunu bir dostumdan istedim, onu Çınardere köyünün 152 . Kuruluş yıl dönümü toplantısına davet ettim. Ancak Bandırma’da oturduğu için gelemedi ve dolayısı ile tanışamadım. Bu yıl İstanbul’da çalıştığını ve bulunduğunu öğrenince kendisini arayarak ziyaret edeceğimi dolayısı ile de tanışacağımı söyledim. Son derece memnun oldu ve sabırsızlıkla bekliyorum dedi. Çünkü oda beni tanımak istiyordu.Ve İki telli Sanayi Sitesindeki işyerine gittim. 3 saat aralıksız konuştuk. Birbirimizden bahsettik,eskilere gittik.
Babamdan,babasından,dedemden,dedesinden bahsettik. Köyümüzden köylümüzden söz ettik. Hasret giderdik, güzel sözler söyledik. Tanışmamız güzel oldu,dostluğumuz sağlamlaştı. Hasretimiz azaldı, gönlümüz ferahladı.
Kendisi güzel insandı. Şiir dolu, fikri güzel , sözü hoş, gönlü sevgi doluydu. Zaman nasıl geçti, ne o anladı ne de ben. Konu tamamen köyümüzdü, insanlarımızdı.
Ahmet Hoşgör ağabeyimiz ile geçirdiğimiz 3 saat bize çok az geldi. Ama ayrılmak zamanı da gelmişti. O anda şu güzel söz aklıma geldi. ** Bir gün nasıl olsa ayrılacağız. Fakat yaşarken ayrılmayalım.**( Melih Özer) diyerek vedalaştık. Tabi tekrar buluşmak dilekleri ile.
Ahmet abi vedalaşırken bana şöyle dedi . Orhancığım, beni ziyaret etmenden son derece memnun ve bahtiyar oldum. Umarım en kısa zamanda tekrar görüşürüz. Bende kendisine evet bende memnun oldum. Keşke 63 yıl geçmeseydi. Ama yine de geç kalmamışız ki kendisi ile tanışma fırsatı bulduk. Buna da şükür diyelim. Ve Epiktetosun şu sözüne bir kulak verelim:
Yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsan,
Niye bugünden başlamıyorsun ?
Sevgili DOSTLAR ;
ÇINARDERE SİTESİ sizleri gördüklerinizle, görmediklerinizle, sevdiklerinizle, buluşturmaya, konuşturmaya, köyümüzle ve köylümüzle hasret gidermeye çalışmaktadır.
Hoşçakalın.Dostçakalı.
Orhan SELVİ
22 Ocak 2013