RAHMETLİ İPLİK HOCAMIZ GÖKSEL YALÇIN’IN VE HADİ TÜRKMEN’İN ANISINA ;
Yıl 1965.Zeytinburnu İhsan Mermerci Orta Okulunu bitirerek Sultan Ahmet Sanat Okulunun çatısı altında bulunan Mensucat Sanat Okulunun Dokuma – Desen bölümüne kaydımı yaptırmıştım. O yıl herkese oynamanın nasip olmadığı amatör takımlardan Eminönü Spor'da futbol oynamaktayım. Yine o yıllarda amatör takımlarda futbol oynayanlar parmakla gösterilecek kadar az ve değerliydi. Çünkü bugünkü gibi futbolcu furyası o yıllarda yoktu. Amatör takımlarda bile oynayanlar çok azdı ve ilgi gösteriliyordu. Bizde karınca kararınca onlardan birisiydik.
Okula yeni başlamıştım. Daha 1-2 ay olmuştu ki adım okulda duyulmuştu. Bilhassa Mensucat bölümünde sporcu olarak dikkat çekiyordum. Profesyonel ligde oynayan oyuncu bulmakta zaten çok sorun vardı. Dolayısı ile amatör takımlarda top oynayanlarda kendi çevresinde önemliydiler.
1965 yılında Hadi Türkmen arkadaşımız mezun olamadı. Bizden bir yıl kıdemliydi. O yıl sınıfta kalarak bizimle aynı sınıfa tekrar devam etti. O güne kadar hiçbir yakınlığımız yoktu. Daha yeni tanımaya başlamıştım.
Okula başlayalı 1-2 ay olmuştu. Mensucat Sanat Okulu olarak Hadi Türkmen 2. Lig takımlarından Yedikule takımı ile bir maç almıştı. Yine o yıllarda 2i Lig veya 1. Lig takımları ile maç yapmak olağan üstü bir şeydi. Yedikule takımında oynayan Şeref adındaki arkadaşımız bizim okul takımında oynuyordu . O nedenle maç bağlamamız kolay oluştu. Bu Yedikule için bir hazırlık maçı olacaktı.
Çarşamba günü maç yapacaktık. Sınıf arkadaşlarım bu maça mutlaka benimde gelmemi istiyorlardı. Ancak Hadi ve diğer eski oyuncular beni tanımıyorlar ve benden de emin değillerdi. Sınıftaki arkadaşlarımız ve bilhassa Erol Duman beni devamlı Hadi Türkmen’e anlatıyor ve beni methediyordu. Sonunda Hadi bana,
- Orhan sende maça gel, diyerek davet etti.
Ben de - Tamam.Küçükçekmece’ye eve gidip ayakkabılarımı alarak gelirim dedim.
Hadi – Yalnız bir hocamız var Göksel bey, biraz kasıntıdır. O her şeye karışır ve hükümranlık eder, sen onu kafanı takma diyerek bana sözde nasihat verdi.
Ben de- Tamam takmam dedim. Zaten Göksel bey hocamız bizim sınıfa gelmiyordu. İplik hocasıydı ve müdür muavini Necati beyin oğluydu.
Maç için yola koyulduk. Sultanahmet’ten Yedikule’ye doğru yol alırken konu hep genelde Göksel bey ile ilgiliydi. Bende bu olaya çok şaşırmıştım. Ama bir şeyde diyemiyordum. Çünkü daha kimseyi tanımıyordum.
Sahaya geldik. Bana gösterilen ilgiden dolayı rahattım. Dolayısıyla kesin takımda olacaktım. Aksi düşünülemezdi. Çünkü amatör takımda futbol oynayan ender kişilerden biriydim. O nedenle yerimi garanti sanıyordum. Zaten başka şeyde düşünmüyordum. Göksel bey takımı yaptı ve okumaya başladı. 11 kişi okundu ama ben kadroda yoktum. Tabi Hadi arkadaşımızın lafı kulaklarımdaydı ve hemen Göksel beye,
-Ne o, beni niçin takıma koymadın.
-Sen de kimsin diye bir cevap aldım,
-Ben buraya top oynamaya geldim. Taa Küçükçekmece’ye giderek ayakkabılarımı alarak yetiştim. Sen kimsin ki beni oynatmıyorsun diye çıkıştım.
-Göksel bey ; Hadi Türkmen ve Erol Duman’a dönerek. Kim bu it diye kızgın olarak sordu.
-Sen kime it diyorsun diyerek bende kendisine cevap verdim.
-Hocamız yine alın bu iti ayağımın altında ezeceğim şimdi diyerek üzerime yürüdü,
-Ben de sen kime it diyorsun diye kabardım.
Araya Hadi, Erol ve diğer arkadaşlar girerek.
-Hocam o sizi tanımıyor. Her halde bizden biri sandı. Hoca olduğunuzu bilmiyor diyerek bizleri uzaklaştırdılar.
Ben ve Erol Duman arkadaşım ve diğerleri tren yoluna çıkarak oturduk ve maçı izlemeye başladık. Saha yağmurdan dolayı çamurluydu. Yani batak şeklindeydi. Arkadaşlar zor mücadele ediyorlardı. Yedikule Spor bizden çok güçlüydü ve bir gol atıldı arkadan bir gol daha geldi. Devre 2-0 aleyhimize kapandı.
Hadi Türkmen ve Erol Duman hocamızın yanına giderek beni oyuna alması için telkinlerde bulunuyordu. Ancak hoca ile münakaşa ettiğim için beni kadroya almak istemiyordu. Bir taraftan da beni merak ediyordu. O sırada ben de yavaş yavaş tren yolundan soyunma yerine geliyordum. Bu arada Göksel beyde kararını vermiş ve beni oyuna alacaktı.
-Gel bakalım. Seni takıma alıyorum. Hangi mevkide oynuyorsun?
Kızgın olarak,
-Nereye koyarsan koy. Fark etmez.
-Tamam .Santrafor oyna dedi.
-Ben aslında sol açık ve santrafor mevkiinde oynuyordum. Ama hocamıza kızdığım için fark etmez dedim. Ve maç başladı.
Gelen hücumları hırs yaparak karşılıyor ve olağan üstü çaba gösteriyordum. Karşı oyuncuların beni geçmeleri güç oluyordu. Çok çalıştım. O çamurda sağa sola uçarak kafa, kol ile hücumları engellemeye çalıştım. Ve bunun sonucunda bir gol attık. Durum 2-1 oldu. Hızımız daha da arttı derken 2. golü de bulduk ve maç 2-2 sona erdi.
Maç bitmişti Göksel bey çok memnundu.Arkadaşlar santraya kadar gelerek beni tebrik ettiler ve omuzlara aldılar.Tabi bende bu durumdan son derece memnundum.Hem kendimi kanıtlamış oldum, hem de Hadi ,Erol ve diğer arkadaşlarımın güvenlerini boşa çıkarmamış oldum.Yavaş yavaş santradan saha dışına doğru, birazda kasılarak geliyordum.Ve,
-Göksel bey bana ,
- Seni Sultanahmet Sanat Okulu takımına aldım dedi. Aslında okul seçmeleri 1-2 hafta sonra Vatan caddesinde bulunan sahada yapılacaktı. Sevinç ve neşe içinde eve döndük. Ertesi gün okulda benim adım her yerde geçiyordu.
Aradan 15 gün geçti. Okul Takımı seçmeleri yapılacaktı. Vatan caddesindeki sahaya gittik. Ayakkabılarımı da yanıma almıştım. Sanıyordum ki bende deneneceğim. Beklemeye başladım. Takım okundu, yine ben takım da yoktum. Bu arada Göksel bey beni gördü,
-Ne o Orhan !
-Hocam seçmelere geldim. Beni denemeye tabi tutmayacak mısın? Dedim.
-Oğlum daha ne soruyorsun. Seni takıma aldım ya .
Tabi ben bu cevaba çok sevindim. Artık Sultan Ahmet Sanat Okulu takımının oyuncusu oldum.
Maçlar başladı. Bana kimse pas vermiyordu. Çünkü bütün oyuncular Sultanahmet Sanat okulundan, ben ise Mensucat sanat Okulundan tek bir kişiydim. Onlar geçen seneden beri aynı kişilerdi. Birbirlerini çok iyi tanıyorlardı. Bir yıl böyle geçti. Bana kesinlikle mecbur kalınmayınca pas vermiyorlardı.1965 yılındaki kadroda kimler vardı:
1-Fethi (Alibeyköy ve Beylerbeyi Spor)
2-Ahmet Kantarcı ( Kırıkkale Spor)
3-Mehmet ( Kırklareli Pınarhisar Spor ). Rahmetli oldu.
4-Çetin. ( Rametli oldu)
5-Önder ( Bakırköy Spor )
6-Apdullah (Topkapı Spor)
7-Faruk ( GS.Genç takımı )
8-Cumhur (Kp) ( Karagümrük Spor)
9-Hikmet ( Genç milli –Vefa Spor )
10-Şeref Tazegül ( Yedikule Spor )
11-Orhan Selvi ( Eminönü Spor-Cerrahpaşa-Eyüp Genç) )
Daha sonra ki yıllarda ise; Nurettin ( Vefa Spor)- Ergül Yücedağ ( BJK Genç ve Milli Hakem)-Ahmet ( Antalya Spor)- Cemil Kezer ( Bursa Spor ) arkadaşlar takıma geldiler.
Maçlar devam ediyor ama bana pas gelmiyordu. Bir gün Beylerbeyi sahasında oynadığımız maçta yine bana mecbur kalınmadıkça pas verilmemişti. Bunun üzerine devre arasında soyunma odasına gittiğimizde formamı çıkardım ve Merhum Göksel hocaya verdim.
-Ben oynamayacağım dedim.
-Göksel bey, niçin dedi.
-Bana yine pas vermiyorlar!
-Hocamız Göksel bey bana dönerek; Git orta sahada otur. Yine haftaya 11 numaralı forma senindir diyerek formayı tekrar giymiş oldum.
Göksel bey her maçtan önce bana mutlaka bir çikolata ve birde muz verirdi. Verirken de kimse görmesin bir kenarda bunları yersin diyerek, beni devamlı kollardı.
İşte rahmetli Hadi arkadaşımızın bir muzurluk olsun diye beni dolduruşa getirdiği bu olaydan sonra okul takımına girmiş oldum. 3 yıl aralıksız kadroda bulundum. İki yıl grup şampiyonu olarak takımımızı üçüncü ligden, birinci lige çıkarmış olduk.
Bu olaylardan sonra gerek Hadi Türkmen arkadaşım ve gerekse Göksel hocamızla çok iyi dost olduk. Hem okul zamanında hem de sonraki yaşantımızda. Her ikisi ile vefat edene kadar hep beraber olduk, birbirimizi devamlı aradık .Göksel bey hocalıktan ayrıldıktan sonra fabrika ortamında hep beraber olduk. Uzun yıllar buluşmalarımız oldu. Aramızda hiçbir zaman ne kızgınlık ne de küslük olmadı. Yukarıdaki hadise her üçümüzü de ileriki yıllarda birbirimize kaynaştırdı.
Yüce Rabb’im her ikisine de rahmet etsin. Mekanları cennet olsun inşallah.
Bu anımın başlangıcı kötüydü ve hiç yakışık olmayan bir durumdu. Ancak sevinerek söyleyebilirim ki sonu çok güzel oldu. Ömürlerinin sonuna kadar her ikisi ile bir abi kardeş gibi olduk. Diğer taraftan Hadi Türkmen’in bu şakası benim okul takımına girmeme ve 3 yıl futbol oynamaya sebep oldu. Ve diğer taraftan ise Göksel hocamızla ve Hadi arkadaşımızla bir ömür boyu dost olduk ve hep dost kaldık .
RAHMETLİ OLAN HER İKİSİNEDE ALLAH’TAN GANİ GANİ RAHMET DİLER,GERİDE KALAN AİLESİNE VE BİZLERE DE SABIRLAR DİLİYORUM.
ORHA SELVİ
Sultan Ahmet Tekstil Sanat Okulu
1967-1968 mezunu